HAVA FOTOĞRAFLARI VE JEOLOJİ 
 
 
 
Seçilerek sitemize konulmuş hava fotoğrafları ve uydu görüntüleri  jeolojik incelemeler açısından ilginç ve yararlı özellikler taşıyan hava fotoğrafları ve uydu görüntüleridir. 
Şüphesiz başka pek çok konu açısından da seçkin hava fotoğraflarından, ya da seçkin uydu görüntülerinden sözedilebilir.
Hava fotoğraflarından bazıları üzerinde arazinin jeolojik özellikleri hakkında fazla bir şey görünmez. Jeolojik açıdan seçkin hava fotoğrafları denilince,  kısaca üzerinde ilgi çekici ve/veya her yerde bulunmayan, yüksek nitelikli öğretici özelliği olan  jeolojik yapıların görüldüğü fotoğraflar kastedilmektedir.
“Bir fotoğraf onbin sözcüğe bedeldir”,  diyen Çin atasözünü düşündüğümüzde, genel olarak fotoğrafın, özel olarak da hava fotoğraflarının jeolojik eğitim ve araştırma çalışmaları açısından önemli araçlar olduğunu anlarız.  Görmek inanmaktır özdeyişi de fotoğrafın önemini yansıtan bir başka özlü ifadedir.
Hava fotoğraflarının jeolojide kullanılması fotojeoloji (1945’ten bu yana) disiplinini, uydu görüntülerinin jeolojide kullanılması ise jeolojik uzaktan algılama (1972’den bu yana) disiplinini ortaya çıkarmıştır. Bu disiplinler üniversitelerin jeoloji mühendisliği bölümlerinde ayrı dersler olarak okutulmaktadır. Türkiye’de de, sanırım ilk kez, 1969’da Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeol. Müh. Bölümü ders programına fotojeoloji dersi konulmuş ve okutulması tarafımdan üstlenilmiş ve yine ilk Türkçe düzenli Fotojeoloji ders kitabı da tarafımdan hazırlanmıştır (Şekil 1). Jeoloji eğitim ve araştırma çalışmalarında görsel araçların (başlıca hava fotoğrafı ve uydu görüntülerinin) yararını önemsediğimden ilk Türkçe jeolojik uzaktan algılama kitabı da 1979 yılında yine tarafımdan hazırlanmıştır (Şekil 2).
 

1-Tarafımdan hazırlanmış ve Karadeniz Teknik Üniversitesi yayını olarak 1978 yılında basılmış olan Fotojeoloji ders kitabının kapağı.92 sayfalık metin bölümü içinde 54 şekil bulunmaktadır.  Metin bölümüne, kuşe kağıda basılmış 90 adet siyah-beyaz fotoğraf ile bu fotoğrafların açıklamasından oluşan bölüm eklenmiştir. Bu bölüm de ayrıca  23 adet şekil  içermektedir.

 

2- Jeoloji öğretiminde görsel araçların yararına inanmış bir kimse olarak fotojeoloji kitabının hazırlanışıyla aynı dönemde, başlangıcı  ABD tarafından 1972 de fırlatılan  LANDSAT 1 (ilk adı EROS) uydusuna dayalı uzaktan algılama konusuyla  ilgili, kitap formatlı ilk Türkçe yayın da tarafımdan hazırlanmış ve Jeoloji Mühendisleri Odası’nın 1 nolu yayını olarak basılmıştır. Aslında  1978 yaz döneminde Hollanda’nın Enschede  kentinde ITC’da (International Training Centre) yaptığım çalışmaların desteği ile geniş bir makale olmasını düşündüğüm bu yayını Oda’nın o zamanki yöneticileri kitap formatında bastırmayı uygun bulmuşlardı.

 
 

3- Hawaii Adasında Halemaumau yanardağının pankromatik (normal ışık) fotoğrafı (üstte) ve kızılötesi fotoğrafı (altta). Cisimlerin yaydıkları kızılötesi ışınların şiddeti sıcaklıkları ile doğru orantılı olduğundan, krater ve çevresindeki ince taş kabuk altında hala sıcak olan lav kütleleri açık renkli çıkmıştır. Elektromanyetik spektrumun değişik kısımları kanallara bölünerek her kanalla ayrı ayrı fotoğraf kaydı yapıldığında, bir kanalda gözükmeyen kimi arazi özellikleri başka kanalda gözükmekte, böylece çok kanallı çalışmak fotoğraf yoluyla arazi hakkında edinilecek bilgiyi artırmaktadır. Bu örnekte üsteki fotoğraf arazinin jeo-morfolojik özelliklerini yansıtırken, alttaki de arazinin nerelerinde hala sıcak lavlar olduğunu göstermektedir. Çok kanallılık işlevi uzaktan algılamada özellikle etkin olarak kullanılmaktadır foto USGS, Avery 1969).

4- Siyah-beyaz fotoğraflara göre renkli fotoğraflar, tabii fotoğraf kalitesine de bağlı olarak, fotoğraf yorumunu daha kolay hale getirmekte ve fotoğraftan üretilecek arazi bilgisini artırabilmektedir. Bu renkli hava fotoğrafı ABD’nde ünlü Grand Canyon’dan bir örneği göstermektedir (fireflyforest.net).

 

5- Karapınar ilçesi 8 km kadar DGD’sunda genç volkanik bölgede Meke Gölü ve çevresi. Bir maar gölü olan Meke Gölünün (1>) ortasında tüf konisi ve tepesinde küçük bir krater (kırmızı ok) görülmektedir. 2 ve 3 ile işaretlenmiş lav çıkışları tabla şekilli olduklarından bazik karakterlidir. 4’teki küçük çukurluk bölgede yaygın olan obruklardan bir örnektir veya gaz patlamasıyla oluşmuş küçük bir maar olabilir (Tatar 1978).

6-Meke gölünün renkli bir eğik hava fotoğrafı (blogcu.com salih yaldiz).

 

7-Hava fotoğraflarının üç boyutlu incelenebilmesi için çekim sırasında birbirini izleyen fotoğrafların %60 kadar ortak alan kapsamaları gerekir. Bu ortak alana yanal aşma denilmektedir (ayrıntı için açıklamalara ve Şekil 1'deki kitaba bakılabilir). Çekim buna göre planlanıp uygulanır. Yanal aşmalı bir çift fotoğrafa stereoskobik model de denilmektedir (Schneider 1974’ten alınmış, üst çizgi ve yazılar eklenmişkir).

8-Yanal aşmalı hava fotoğrafı çekiminin şematik gösterimi. Uçak 1. noktada iken 1 nolu fotoğrafı, 2. noktada iken 2. fotoğrafı çeker. Bu iki nokta arasındaki uzaklığa hava bazı, hava bazının fotoğraflardaki yansımasına da fotobaz denilmektedir.Fotoğraflar üzerinde inceleme ve ölçümler yapılırken bu parametreler kullanılmaktadır (ccrs.nrcan.gc.ca’dan alınmış, üst yazı ve çizgiler eklenmiştir).

.

9-Stereoskobik modelin stereoskopla incelenebilmesi için modelin her iki fotoğrafının, uçuş çizgisi gözlerimiz arasındaki çizgiye paralel gelecek ve her iki fotoğraftaki aynı arazi noktası arasındaki uzaklığın cep stereoskopu için yaklaşık 6-6.5 cm, aynalı stereoskop için ise 22-25 cm olacak şekilde masaya yerleştirilmesi gerekir. Burada cep stereoskopu için yerleştirilmiş bir örnek görülmektedir. Karapınar bölgesinde Mekedağı Volkanı (Tatar 1978).

10-Cep stereoskopu ile incelenecek şekilde yerleştirilmiş bir başka stereoskobik model örneği. Yukarıda 5. Şekildeki Meke Gölü ve çevresi (Tatar 1978)..

 

11-Stereoskobik modellerden üç boyutlu görüntü elde etmek için stereoskop adı verilen basit optik gereçler kullanılır. Bunların en basiti yukarıda görülen, ayakları katlanır iki mercekli cep stereoskopudur (ascscientific.com).

12-Prizmalı, dürbünlü daha gelişmiş bir stereoskop, yapısında iki ayna da bulunduğundan, aynalı stereoskop olarak adlandırılır. Bu stereoskopta dürbün zorunlu bir parça değildir (fotogrametri.ogm.gov.tr).

Herhangi bir stereoskop kullanmaksızın, her iki fotoğrafta aynı cisim (arazi) görüntüleri arasındaki mesafe, bir insanın iki gözü arasındaki mesafeye eşit olacak şekilde (6,5 cm civarı) masaya yerleştirilip sağ gözle sağ noktaya, sol gözle sol noktaya sonsuza bakıyormuş gibi bakılırsa, birkaç saniye içinde çıplak gözle de üç boyutlu görüntü algılanmış olur. Bu teknik yerine, fotoğraflar yine uygun şekilde yerleştirildikten sonra. sağdaki fotoğrafa sol gözle, soldakine de sağ gözle bakıldığında üç boyutlu görüntü algılanır. Stereoskopik görüş elde etmenin bir aracı da anagliflerdir. Aynı fotoğraf kağıdı üzerine aynı arazinin veya herhangi bir cismin biraz kaydırmalı fotoğrafı farklı iki renkle basılıp üç boyut gözlüklerle bakıldığında üçüncü boyut algılanır. Bu tür fotoğraflara anaglif (anaglyph) denilmektedir.

15-Cep stereoskobu ile incelenecek şekilde yerleştirilmiş bir stereoskobik modelden çıplak gözle de üç boyutlu görüntü algılanabilmektedir. Bunun için sol gözle sol fotoğrafa, sağ gözle de sağ fotoğrafa, sonsuza bakıyormuş gibi bakmak gerekir. Bu durumda iki fotoğraf görüntüsünün birleşerek üç boyutlu görüntü verdiği görülür. Bu yöntem yerine sağ gözle sol fotoğrafa, sol gözle de sağ fotoğrafa bakarak da aynı sonuç alınabilmektedir.. Bu işlemler biraz da gözün eğitilmesini gerektirmektedir. Bazı kişilerde ters üç boyutlu algılama olabilir. Yani yükseklikler çukur, çukurlar yükseklik gibi görünür. Buna psödoskobik etki (engebe terslenmesi), de denir. Stereoskobik model 1800 çevrilerek bakıldığında bu etki giderilir. İşlem önce yukarıdaki şekilde denenip, daha sonra Şekil 11 ve 12’de de uygulanabilir (spdbv.vital-it.ch).

Bu konularda sitemizde fazla ayrıntılara girilmesi amaç dışındadır. Merak edenlerin ilgili kaynaklara bakmaları önerilir (pek çok yabancı kaynak yanında Türkçe olarak örneğin Y. Tatar 1978, C. Örmeci 1988, A. Sesören 2006, ….). Günümüzde ayrıca her konuda olduğu gibi, bu konularda da pek çok yararlı internet kaynağına kolayca ulaşılabilmektedir.

 

18-Şekil 23’deki volkan fotoğrafının büyütülmüş hali (Tatar 1978). Şekil 22 ve 23'e de bkz.

19-Şekil 16’daki Küçükmedet Volkanının uydu görüntüsü. Hava fotoğrafı ile karşılaştırılması amacıyla buraya konulmuştur. Sayısal ortamda bulunan bu görüntünün isteğe bağlı olarak daha küçük veya daha büyük ölçeklisi, değişik renk tonunda veya siyah-beyazı, internetten indirilebilmektedir (wikimapia.org, 2010).

Karapınar bölgesinin Kuaterner volkan morfolojisinin ilginçliği ve bölgenin tabiatı koruma alanı statüsü ile koruma altına alınması gerektiği 1978 yılın Fotojeoloji kitabı hazırlıkları sırasında dikkatimi çekmiş ve bu görüşümü  Konya İli yetkililerine yazmıştım. Öneri o günlerde Konya yerel basınında da geniş yer almıştı. O zaman gerçekleşemeyen bu düşünce şimdilerde genç arkadaşlarımın çabasıyla gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Umarım çabaları başarılı olur.

20-Genç bir volkan konisi. Karlarla örtülü Koyu renkli alanlar ormanlık alanlardır (Shelton 1966, üst yazılar eklenmiştir).

21-Bir başka stereoskopik çif örneği. ABD'nde genç bir volkan. Bazaltik akıntı sonrasında çıkan tüflerin oluşturduğu küçük bir koni (kaynak..?). Sarı nokta çıplak gözle üç boyutlu görüntü algılamayı kolaylaştırmak için tarafımdan eklenmiştir.

22-Karapınar İlçesi hemen güneyinde tabla şekilli Andıklı Tepe Volkanı. Orta kısımda krater görülmektedir (A). Lav akıntısı izleri pürüzlü bir yüzey oluşturmuştur (B). Krater çevresindeki pürüzsüz yüzey lav akıntısından sonra çıkan tüflerle örtülü yüzeydir (C). D’de ise çölleşme etkisiyle oluşmuş barkanlardan birkaçı görülmektedir (Tatar 1978).

23-Karapınar ilçesi 10 km güneybatısında Küçükmedet Volkanı (kırmızı ok). Kraterden çıkan bazik lavlar doğuya doğru akarak, yaklaşık 12 km2’lik bir alana yayılmıştır (beyaz ok). Lav akıntısı sonrasında tüflerin ve diğer piroklastik malzemenin birikmesi ile küçük bir koni oluşmuştur. Yandaki çukurluğun (mavi ok) küçük bir maar olduğu , çukurluk kenarını çevreleyen alçak tüf yığınından anlaşılmaktadır (Tatar 1978).

24-Güneydoğu Kaliforniya’da (ABD) Salton Gölü batısında Tule Wash bölgesinin eğik hava fotoğrafı. Fotoğraftaki arazide tipik bir dentritik drenaj ağı (ağaç dalı şekilli akarsu ağı) görülmektedir. Morfoloji ve renk tonu bölgede hemen hemen tek tür sedimenter kayaçlar bulunduğuna işaret etmektedir (Shelton 1966).

25-Arazinin birbirini köşeli olarak kesen çok sayıda kırık içermesi durumunda, yerüstü suları kayaçları kırık çizgileri boyunca daha kolay aşındırdığından, vadi ve vadicikler kırıklar üzerine yerleşir. Bu şekilde meydana gelen yerüstü drenaj ağı (akarsu ağı) da köşeli drenaj ağı adını alır (Kronberg 1967).

 26-Suşehri’nin 33 km kadar DGDsunda Tersiyer yaşlı tortul kayaçlarda faylanma. Faylar oklarla işaret edilmiştir. A işaretli bölgedeki masif kayaçlarda ötelenme belli değildir. Sol alt taraftaki farklı renk tonundaki tabakalı tortul birimlerde ise ötelenme net olarak gözükmektedir (Tatar 1978).

27-Zara’nın (Sivas) 35 km kadar GGDsunda Eosen flişleri. Koyu renkli ve daha kolay aşınabilen katmanlarla daha açık renkli ve aşınma direnci daha yüksek katmanlar ardışıklı olarak görülmektedir. Tabakaları enine veya çapraz olarak kesen kırıklar morfolojik olarak kendilerini düz çizgiler şeklinde belli etmektedir. Fotoğrafta görülen alan büyük bir antiklinalin kanadından küçük bir alandır. Tabaka doğrultuları dikkate alındığında kırıkların ağırlıklı olarak makaslama kırıklar olduğu anlaşılmaktadır (Tatar 1978).

 

33-  Kuzeybatı Avustralya’da Marble Bar bölgesi. Çıplak bir arazi. Metamorfik kayaçlar içine sokulum yapmış büyük plutonik gövdeler (P) ve bu gövdeler içinde     kırıklar (oklar).        

 

 34-Gürün (G) İlçesi (Sivas) Çayboyu-Suçatı (S) köyleri arası. Neojen yaşlı konglomera, kumtaşı, marn, ince katmanlı killi kalkerden oluşan yatay tabakalı sedimenter kayaçlar (a) arasına bazaltik-andezitik siler (b) sokulum yapmıştır. Ortada L işaretli magmatitler aynı sedimenter seri içine sokulmuş bir lakolittir. Bunun tepe kısmında aşınma kalıntısı olarak bir miktar tortul kayaç görülmektedir. Suçatı köyü yakınındaki kırmızı ok küçük bir ters fayı göstermektedir (Tatar 1978). Şekil 35'teki yer fotoğrafına da bkz.

 

 
 

35-Şekil 34’te görülen Gürün sillerinden bir yer fotoğrafı . Tortul kayaçlar A, siler B ile işaretlenmiştir (foto Tatar 1987).

 
 

36-Wyoming Eyaletinde (ABD) Crook Country bölgesinde lakolitik Little Sundance domu A). Magmanın yükselmesi sırasında yan kayaç (B) katmanlarının yukarı doğru itildiği dom çevresinde açıkça görülmektedir kurak ve çıplak olan arazide dom (çapı yaklaşık 1.8 km) üzerinde doğal bitki anomalisi dom toprağının bol mineralli oluşuna bağlanabilir. Domun tepe kısmındaki açık renkli alanlar aşınmamış sedimenter kalıntılardır (Thornburry 1962).

37-Kanada Yellowknife bölgesinde Staple Gölü çevresi. Kanada Kalkanına ait bu bölgede parametamorfitler (A) içine asit intruzif kayaçlar (B) sokulmuş; bunların da içine sonradan bazik damarlar (oklar) girmiştir. Siyah alanlar göllerdir. Bu fotoğraf Kanada Kalkanının ormansız kesimleri için oldukça tipik bir örnektir. Bu yaşlı, aşınmış ve düzleşmiş kıta çekirdeğinin büyük bir bölümü son buzul devrinde buzullarla örtülüp biraz daha aşınmış; buzulların çekilmesinden sonra genellikle çok sayıdaki faylara da bağlı olan çukurluklarda irili ufaklı binlerce göl meydana gelmiştir (Fotoğraf Badgley 1959’tan).

 
 

40-Wyoming Eyaleti (ABD) Riverton kuzeybatısındaki yapısal domlardan biri. Yapısal dom yaklaşık dairesel kesitli kapalı antiklinaller için kullanılan bir kavramdır. Sol taraftaki vadinin (mavi ok) yoğun menderesli bir yatağı görülmektedir. Kırmızı nokta domun merkezini göstermek için işaretlenmiştir (Shelton 1966).

41-Wyoming Eyaletinde (ABD) aşınmış Circle Ridge antiklinali. Farklı dirençli tabakalardan oluşan bu yapının bir kapalı bir antiklinal olduğu açıkça görülmektedir. Tabakalardaki kesiklik ve ötelenmeler kanatlarda küçük fayların bulunduğunu gösterir (kırmızı oklar). Ölçek için tam merkezi kısımdaki binalara dikkat edilebilir (foto PSGS).

 

42-Orta Utah’ta (ABD) bir dalımlı antiklinal. Farklı tortul kayaçlar renk tonu ve drenaj ağı değişiklikleri ile kendini belli etmektedir. Koyu renkli formasyonun biçimi ok yönünde dalımlı bir antiklinal olduğunu kolayca göstermektedir (Ray 1960).

43-Zara’nın (Sivas) 35 km kadar GGDsunda Eosen yaşlı tortul kayaçlarda (fliş) kıvrımlanma. A- Antiklinal, S- Senklinal (Tatar 1978). Kıvrım geneşliklerinin düşük oluşu (dar kıvrım) yatay basınç gerilmesinin yüksekliğine işaret sayılabilir.

 

 

44-Alanya’nın 45 km doğusunda Göksu vadisinde bir bölge. Burada doğal bitki topluluğunun (A ve B)) dağılımı farklı kayaç formasyonlarına işaret etmektedir. Oklarla işaret edilmiş düz çizgi halindeki topoğrafik uçurum (şev) bir kırık belirtisidir (Tatar 1978).

45-Gürün İlçesi (Sivas) 18 km kadar kuzeydoğusunda bir bölge. Karstik yüzey şekilleri de bulunan açık renkli kireçtaşları A ile , Kuaterner yaşlı bazaltik-andezitik volkanik çıkışlar B ile gösterilmiştir. Oklarla gösterilen hat boyunca bir fayın varlığı morfolojik yapıdan anlaşılmaktadır. Bu hat üzerinde sıralanmış doğal su kaynakları da bulunmaktadır. Bölgedeki volkanik çıkışların bir bölümü doğrudan bu faya bağlı olabilir (Tatar 1978).

 

46-Erzincan batısında Karadağ bölgesi Kuzey Anadolu Fayının 1939 depreminde yırtılmış olan bölümü içinde kalan bir alan. S- Serpentinit, pl- Pliyosen yaşlı tortul kayaçlar. Mavi oklar ana fayı, kırmızı oklar ikincil fayları göstermektedir. Ana fay üzerinde büyükçe bir kaynak ve bunun oluşturduğu mini bir gölcük de işaret edilmiştir. Vadilerin ana fay geçişindeki bükülme biçimleri fayın sağ yönlü olduğunun kanıtıdır. (Tatar 1978b).


47-Kuzey Anadolu Fay Kuşağında Refahiye’nin (Erzincan) 14 km kuzeydoğusunda Mahmer köyü (M) çevresi. Fay kuşağı morfolojik çizgisellik,vadi ötelenmesi gibi özellikler göstermektedir. Fay kuşağı ile kuzeydeki derin vadi arasında köyün de içinde bulunduğu alanda çok sayıda heyelan ve toprak akması bulunmaktadır (mavi oklar). Bunların oluşumunda bölgede meydana gelen depremlerin de etkisi olmuştur. Köy bu kütle hareketlerinin tehdidi altındadır. Esasında ilkel ve zayıf yapılı binalardan oluşan bu köy ve benzer durumda olan diğer köyler çok ağır deprem riski altında bulunmaktadırlar. Türkiye’nin yalnız ketlerde değil bu gibi ağır risk altındaki köylerde de deprem riskini azaltıcı çalışmalar yapması büyük önem taşımaktadır (Tatar 1975 ve 1978b).

48-Bindirme fayı örneği, Erzincan (Tatar 1978b), Sol alttaki açık renkli kayaçlar Miyosen yaşlı denizel sedimentitler, bunun hemen üzerindeki koyu renkli kayaçlar Üst Kretase önce (Paleozoik?) yaşta serpentinitlerdir.      

 

49-San Andreas Fayının (Kaliforniya) Carrizo Ovasındaki bölümünün eğik hava fotoğrafı. Dünyanın diri, en etken ve yıkıcı depremler üreten büyük doğrultu atımlı. Sağ yönlü faylarından olan San Andreas Fay arazide çoğu kesimde burada görüldüğü gibi tipik bir morfoloji yaratmıştır (en.wikipedia.org).

50-Güney Kaliforniya’da San Andreas Fayının eşlenik kolu olan Garlock Fayının bir bölümü. Sağda Mojave Çölü (A), solda plutonik kayaçlar (B) yeralmaktadır. Fay izi güncel morfolojiyi de kestiğinden yakın zamandaki bir deprem etkisiyle oluşmuş olabilir (Shelton 1966).

 

 

51-Yatay duruşlu, masif kumtaşları üzerinde, çoğu birbirini dik kesen kırık izleri. Kırık izleri boyunca topraklaşma, çukurlaşma ve su tutumu daha etkin olduğundan, bu hatlar boyunca doğal bitki anomalileri gelişmiştir (Kronberg 1967).

52-Kanada’da Hudson ve Ungana körfezleri arasında Kanada Kalkanına ait bir bölge. Prekambriyen veya daha eski yaştaki bu kayaçlarda çok sayıda, değişik doğrultularda kırıklar bulunmaktadır. Siyah kısımlar kırıkların etkisiyle oluşmuş çukurluklardaki göllerdir (Canadian National Airphoto Library).

 

 

53-Sivas Ulaş İlçesi (Bucağı) 22 km doğusunda Tecer Dağlarının doğu kesimi. Üst Kretase yaşlı Tecer kireçtaşlarını (açık renk tonu) kesen bir fay okla işaret edilmiştir (Tatar 1978).

54-Sivas’ın 30 km kadar güneydoğusunda tortul seri (Eosen flişleri). Tabakalı yapı açık ve koyu renk tonuyla kendini göstermektedir. Flişleri kesen büyük bir kırıklı yapı sarı oklarla işaretlenmiştir (Tatar 1978).

 

 

55- Nevada Eyaletinde (ABD) Las Vegas yakınında Rainbow Gardens Dağlarına ait eğik hava fotoğrafı. Fotoğrafta düşey faylardan (mavi oklar) bindirme fayı veya daha büyük olasılıkla açılı uyumsuzluk olarak yorumlanabilecek bir yapı kırmızı okla işaretlenmiştir. Tam ön cephede ince dokulu akarsu ağı burada ince taneli, aşınma direnci düşük tortul kayaçların bulunabileceğini göstermektedir (Thornbury 1962).

56- Güneybatı Utah’ta (ABD) üstü aşınmış Virgin Antiklinalinin eğik hava fotoğrafı. Kanat kısımlarında farklı aşınma direncindeki tabakaların ardalanması görülmektedir. Tabakaların gidişinden antiklinalin bakış yönünde dalımlı olduğu görülmektedir (Shelton 1966).

 Son gözden geçirme 20120524 


Prof. Dr. Yusuf TATAR  İletişim için: bilgi@tatar5838@gmail.com