Çalışmanın konusu uydu görüntüleri üzerinde Gürün bölgesinin jeolojik özelliklerinin araştırılmasıdır.
Çalışmada basılı jeolojik haritalarla aynı arazi kesimlerine ait uydu görüntüleri karşılaştırılarak görüntülerin jeolojik araştırmalarda, özellikle jeolojik harita çalışmalarında yarayışlılıklarını gösteren örnekler sunulması ve bu olgunun vurgulanması,....
 

Gürün Kaymakamlığı 23-25 Eylül 2011 tarihleri arasında, ilçe ve belde belediyelerinin de desteğiyle, Gürün kökenli bilim adamlarını ve mesleğinde uzmanlaşmış kişileri  "Uluslararası Gürün Sempozyumu" başlıklı bir sempozyumda biraraya getirmiştir. Konunun devamını aşağıdaki "Sempozyumun Ardından" başlıklı  gazete makalesinde okuyabilirsiniz.

Sempozyumda tarafımdan sunulmuş olan GÜRÜN BÖLGESİNİN UYDU GÖRÜNTÜLERİ ÜZERİNDE GÖZLENEN JEOLOJİK ÖZELLİKLERİ 

başlıklı bildiri başlığı  JEOLOJİK UZAKTAN ALGILAMA UYGULAMASI: ÖRNEK GÜRÜN BÖLGESİ  şeklinde değiştirilerek bu siteye de konulmuştur. Makalenin tamamına erişmek için aşağıdaki bağlantıyı (linki) tıklamak gerekmektedir.

 

 

Gürün Merkez ile Suçatı beldesi arasında kalan arazinin uydu görüntüsü.  Açıklama için aşağıdaki bağlantı dosyasına bakınız (wikimapia.org).

  

Makalenin tamamına aşağıdaki bağlantıyı

tıklayarak erişebilirsiniz!

  

FileManager/file/Gurun_jeoloji.pdf

 

Sempozyumun Ardından

 Prof. Dr. Yusuf Tatar 05 Ekim 2011 GÜRÜN POSTASI gazetesi

Bildiğim kadarıyla, ülkemizde ilk defa merkez nüfusu 10.000’in altında olan bir ilçe kayma-kamlığı, belediye başkanlarının da katkısıyla, kökleri ilçeye bağlı bilim adamlarını ilçeyle ilgili bir bilimsel sempozyumda bir araya getirmiştir. Sayın Kaymakam’ın kendi ifadesi ile sempozyum için

 “Gürün’ün geçmişi ve bugünü tartışıldıktan sonra, geleceğine dair akılcı projeler sunulması amaç edinilmiştir.”

 Belirtilen bu amaç ve bu amaç uğruna ilçede bir bilimsel sempozyum düzenlenmesi bilime önem veren takdire değer bir ileri görüşlülüktür.

 Açılışında bir Sayın Bakan’ın ve Sayın İl Valisi’nin de hazır bulundukları sempozyum, planlandığı gibi 24-25 Eylül 2011 tarihlerinde aksaksız gerçekleştirilmiştir. Düzenleyicilere ve emeği geçen herkese şükranlarımızı sunuyoruz.

Sempozyumun ardından sempozyumla ilgili bazı düşüncelerin Sayın İlçe Yöneticileri ve değerli Gürün halkı ile paylaşılmasının yararlı olabileceği görüşüyle aşağıdaki satırlar kaleme alınmıştır.

 Doğrudan sempozyumun değerlendirilmesine geçmeden önce, Bakanlar Kurulu’nun 15.11.2000 tarih ve 24231 sayılı Resmi Gazete’de (mükerrer) yayımlanan kararı uyarınca Türkiye’de ilk defa Bolu ve Düzce illerinde yapılan ve hazırlayıcı bilimsel ekibin içinde benim de bulunduğum il gelişme planı çalışmalarının politikasından kısaca söz etmek yararlı olur kanaatindeyim. Bakanlar Kurulu’nun Kararı Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı içinde şu ifadeyle yer almıştır:

 "Gelir dağılımındaki dengesizliklerin en aza indirilmesi, bölgesel gelişmenin hızlandırılması ve rasyonel kaynak dağıtımı açısından önem taşıyan,  bölge planlarıyla uyumlu, il düzeyinde il gelişme planları çalışmaları başlatılacaktır….”

Kendi hazırladığım “Çevre ve Mekansal Yapı” raporlarında da konunun politikası şu cümlelerle özetlenmiştir: “İl düzeyinde hazırlanacak planlama raporunda, doğal afetlere ve çevreye duyarlı mekansal gelişmenin nasıl gerçekleştirilebileceğinin ortaya konulması temel amaçlar arasında yer almaktadır. Ayrıca genel olarak il düzeyindeki planlamadan yerel potansiyellerin, yerel kaynakların ve yerel sorunların envanterlerinin hazırlanması ve bunların en etkili şekilde değerlendirilerek, her alanda gelişmenin hızlandırılmasına katkı sağlayacak fikirler üretilmesi beklenmektedir”.

 Anılan iki ilin gelişme planları, DPT’nin de koordinatörlüğünde her biri 9 ayrı sektöre bölünerek yürütülmüştür. Her sektörde çalışmalar 1) Mevcut durum bilgileri (envanter çalışmaları), 2) Mevcut durumun analizi, 3) Hedef, strateji ve senaryolar, 4) Proje önerileri olmak üzere dört ana başlık altında toplanmıştır. İl valiliklerinin sitelerinden raporlara ulaşılıp indirilebilir veya valiliklerden basılı birer kopya talep edilebilir.

Dikkat edilirse hem il gelişme planlarının hem Gürün sempozyumunun amacı gelişmeye-kalkınmaya dair proje önerileridir; dolayısıyla bu amaçlar birbiriyle örtüşmektedir.

 Gürün Sempozyumunda toplam 35 bildiri sunulmuştur. Bildirilerde daha çok tarih ve kültür konuları öne çıkmıştır. Bu konular gayet tabii önemli konulardır. Ancak bu konulara ve her şeyden önce eğitim ve sağlık konularına da kaynak sağladığından, ayrıca sempozyumun amacının da gereği olarak, ekonomiye dönük konuların öncelikte ve ağırlıkta olması beklenirdi. Örneğin ekonomisi geçmişte ve bugün de çok büyük oranda tarım ve hayvancılığa dayalı olan İlçe’de bu alandaki mevcut durum bilgilerinin sistematik biçimde gündeme getirilerek, sorunlara çözüm önerilerinin sunulması ve bunların tartışılması yararlı olurdu.

Başka birörnek turizmle ilgili. İlçe yöneticilerinin ilçenin turizm potansiyelini önemseyen vurgulamalar yapmalarına karşın, konunun hak ettiği ölçüde sistemli olarak tartışılmadığı kanaatindeyim. Net olarak turizm potansiyelimiz nedir, bunu geliştirmek ve daha verimli şekilde değerlendirmek için neler yapabiliriz gibi soruların daha etraflıca ve daha somut olarak tartışılması gerekirdi diye düşünüyorum. Çevre konusuna ise hiç girilmedi. Örnekleri artırmak olanaklıdır. Ancak bir gazete yazısındaki sınır düşünülerek bu kadarla yetinilecektir. Bu arada bildirilerin sunumu için ayrılmış olan 10’ar dakikanın yetersizliğini ve tartışmalara zaman ayrılmamış olmasının sempozyum metodolojisine pek uygun düşmediğini de belirtmek gerekir.

Kısaca kendi bildirimden de söz etmek isterim. Bildirinin tam metni ve içerdiği uydu görüntüsü örnekleri bildiri kitabında yayımlanacağı için burada sadece birkaç noktaya değinmekle yetineceğim. Gürün bölgesinin uydu görüntüleri üzerinde gözlenen jeolojik özellikleri başlığını taşıyan bildirinin özetinde, jeolojik özellikler kısaca ortaya konulduktan sonra bölgenin jeolojik potansiyellerinin ve jeolojik risklerinin örnekler üzerinde tartışmaya açılmasının amaçlandığı ifade edilmiştir. Jeolojik potansiyel bitkiler dışında yerden çıkarılan ve insanlara yarar sağlayan her türlü madde için kullanılan bir kavramdır. Örneğin madenler, kömür, petrol, doğalgaz, yerüstü ve yer altı suları, çimento-tuğla-kiremit-cam hammaddeleri vd. gibi. Depremler, heyelanlar, bir yönüyle seller ve toprak aşınması gibi çevreye ve insan yapıtlarına zarar veren, kimi durumlarda can kayıplarına da neden olan olaylar ise jeolojik risklerdir.

Genel olarak yerel kalkınma için kendi bölgenizde neyiniz varsa öncelikle onu değerlendirmenin yollarını ararsınız. Başka bir yol da bölgeye ait yeni markalar yaratmaktır. Örneğin Kayseri mantısı ve pastırması artık Türkiye’nin de sınırları dışında bilinen markalardır ve Kayseri’ye önemli getiriler sağlamaktadır. Kayseri mobilyacılık ve başka alanlarda da markalar yaratmasını bilmiş bir komşu ilimizdir. Gürün bulguru bu yönde atılmış bir adım sayılır.

İlçe’de jeolojik potansiyel olarak bir miktar maden bulunmaktadır. Yeni maden yatakları bulunabilir mi? Bu konuda en azından ayrıntılı aramalar yapılmalı diyebiliriz. Öte yandan Gürün arazisinde çok fazla kireçtaşı var. Bunlardan doğaltaş-mermer üretimi, kireç üretimi yapılabilir. Su kaynaklarımızdan daha fazla yararlanmanın yolları aranabilir; özellikle tarımda kullanmak üzere yeni su kaynakları aranabilir. Gökpınar’ın ve Şuğul’un turistik çekim özelliğini artırmak için daha fazla çaba gösterilebilir. Buralara gelecek olan ziyaretçiler hem doğal güzellik, hem benzer başka yerlerdekilere göre daha özel alabalık, hem daha özel güleryüz ve daha iyi hizmet için gelmeliler. Gelen ziyaretçilerin ilgisini çekecek yerel turistik eşya üretip satışa sunulması da düşünülmeli. Konaklama sorunu olmamalı. Belki Gökpınar’a bir helikopter pisti yapılması da akla gelebilir.

Güründe sel ve toprak aşınması riski, çok yüksek olmamakla birlikte heyelan riski de bulunmaktadır. İlçe arazisinde bu risklerin ciddi olduğu yerler belirlenip, ortaya zararlar çıkmadan gerekli önlemler alınmalıdır. Hem risklerin, hem potansiyellerin belirlenmesinde uydu görüntülerinin kullanılması önemli yararlar sağlamaktadır. Bu husus bildiride meslektaşlarıma hitap amacıyla vurgulanmıştır. Hem potansiyel, hem riskler konusunda bildiri metninde örnekler verilmiştir.

Bildiride sunulan bir öneri de bölge üniversitelerinin jeoloji, jeofizik ve maden mühendisliği bölümlerinin öncelikle kendi bölgelerindeki jeolojik potansiyellerin ve jeolojik risklerin belirlenmesini ve haritalanmasını temel sorumlulukları olarak görmeleri, bu sorumluluğu yerine getirebilmeleri için ilgili kamu kuruluşları ile düzenli işbirliği yapmalarıdır. Üniversiteler böyle bir atılım içine girerlerse kaynak sıkıntısı çekmemeleri gerekir. Bildiride kendi alanım dışında olduğu için değinmedim; ancak adı geçen bölümler için geçerli olan bu öneri elbette üniversitelerimizin ziraat mühendisliği, orman mühendisliği vd. bölümleri için de geçerlidir. Üniversitelerin çalışmalarında salt bilimsel alanlarda kalmayıp, öncelikle bölgelerinin sorunlarına doğru tanı ve etkili çözüm önerileri getiren alanlara ağırlık vermeleri kalkınmamıza önemli bir ivme kazandırabilir.

SON SÖZ: Büyük Atatürk  Hayatta en hakiki mürşit ilimdir”, diyor.

Bizler de zamanın getirdiği bilimsel ve teknolojik olanakları akılla, bilimsel düşünme ve bilimsel davranma ile, çalışkanlıkla birleştirir ve bilim kuruluşlarımızdan gereği gibi yararlanmayı bilirsek o zaman çağdaş medeniyet seviyesine erişmeyi ve hatta onun üzerine çıkmayı gerçekten başarabiliriz (Y.Tatar, Bodrum, 03.10.2011).

 Yayına konulduğu tarih: Haziran 2012

 

 

 


Prof. Dr. Yusuf TATAR  İletişim için: bilgi@tatar5838@gmail.com